Yeni albümü 'Zümrüdüanka'yı çıkaran Aylin Aslım; Touch İstanbul dergisine konuştu...
İstanbul'un yoğunluğundan bunaldığını söyleyen Aylin Aslım "Şehir seni eve kapatıyor, bunaltıyorsa, bu şarkılara siniyordur. Belki doğada yaşasam daha farklı şeylerden bahsederdim" diyor...
'Zümrüdüanka'yı nasıl hazırladınız? Davulcumuz Mert'in evinin altında prova yaptığımız bir yer var.; sakin bir yer. Zevkli bir kayıt süreci geçirdik. Zaten bu işin beni asıl yoran kısmı röportajlar.
Neden? Kendini anlatmaktan bıkıyor insan; aynı sorular, aynı cevaplar... Konuşma becerisi de başka bir şey. Müzik biraz içe kapalılıkla ilgili bir şey.
Bir de çekimlerde saç, baş, kıyafet sorunları oluyor, o beni sıkıyor. Erkek olmak istiyorum böyle zamanlarda. Evden tişört, ceket giyip çıkmak süper bir şey olsa gerek...
Ama siz her zaman bakımlı ve özenli görünüyorsunuz.... Aslında kendime hiç iyi bakmıyorum. Tamamen genetik herhalde. Özellikle 20'lerimde hiç iyi beslenmedim. Kötü yemekler, GECE hayatı, düzensiz bir yaşam...
Şimdiyse daha insan gibi yaşamak benim de hakkım! Sakın ultra sağlıklı beslenmek istediğimi düşünmeyin. Organik beslenmek gerektiğine inanıyorum...
Şehir hayatı da insanı çabuk yoruyor, yaşlandırıyor galiba. Burası Türkiye'nin en modern, en gelişmiş şehri. Ama yürüyecek kaldırımın yok, indiğinde araba eziyor seni. Bu yüzden ne kadar sevseniz de; bazen insana "Nasıl bir yer burası?" sorusunu sorduruyor...
Yemek için tercih ettiğiniz mekanlar var mı? Kıyıda köşede kalmış esnaf lokantaları; hani öğlen 03.00'te kapatanlar var ya, kapısında kuyruk olan sulu yemekçiler falan... Onları çok seviyorum...
Bizim davulcu Mert Alkaya gurmedir. Hangi şehre gitsek, peşine takılırım...
Gider 80 yıllık tandırcıları bulur. GECE açılan çorbacı vardır Antep'te; orayı keşfeder...
Mekandan çok, artık konserler belirliyor nereye gideceğimi. Salon İKSV'nin seçtiği müzisyenler çok iyi mesela. Bilmesem de seveceğimi düşünüyorum orada konser verenleri...