'Bitmeyen Şarkı'da küsler barıştı!..
- 14.11.2010 10:22
SONAT BAHAR atv’de yayınlanan Bitmeyen Şarkı dizisinde, bir zamanlar pavyonda şarkıcılık yapan Feraye ile kayınvalidesi Zahide arasındaki çekişme, diziyi izleyen kesimi ikiye böldü. Kayınvalideyi haklı bulup; ‘Pavyondan çıkan birini nasıl kabul etsin?’ diyen de var, Feraye’nin yaşadığı drama kayıtsız kalamayan da... İzmir Urla ve Çeşme’de çekimleri süren dizinin setine konuk olduk. Feraye’yi canlandıran Bergüzar Korel ile dizide kayınvalidesini oynayan Nurşim Demir’i bir araya getirdik ve ba
Nurşim Demir: Biz kadınlar birbirimizi tırmalıyoruz - Pavyondan kadın çıkarılması çok da uzak bir kavram değil bize galiba... - Olası bir şey bu. Biraz daha kapalı bir ortamda yaşamış bir erkeğin, daha renkli bir ortamdan, renkli bir insanı cazip bulması ve ona tutulması çok mümkün. Hatta biri böyle bir hikâye anlattı bana, Doğulu bir ailenin oğlu, pavyondan bir kadın seviyor, aile reddediyor. Büyük hadiseler olmuş. Pavyondaki kadını seven adam, bir süre sonra psikolojik rahatsızlıklar geçir
- Yani iki insan arasında yaşanan aşk, iş evliliğe geldiğinde iki insan arasında kalamıyor... - Çünkü evlilik iki insan arasında bir iş değil. Evlilik toplumsal bir kurum. Her şeyiyle, gerek sosyal ilişkiler, gerek ekonomik ilişkiler açısından tam bir müessese. Bu yüzden aileler müdahil oluyor. Evlilik kurumuna adım atıldığı zaman ciddi bir şirketleşme başlıyor. O şirketin diğer ortakları da var, anne, baba var; ‘Benim bu şirketin şu kısmına emeğim var, yatırımım var,’ diyor. İki insanın aşkı
- Bizim toplumda, ‘erkeğin annesi’ figürünün konumlanması da çok enteresan değil mi? - Kadının, ancak ana olduğu zaman biraz adı oluşuyor. Adının ilk hecesi konuyor. Erkek anası olduğu zaman, ikinci, üçüncü hecesi konuyor isminin. Ancak öyle varolabiliyor. O varlığını dayandırdığı kişiye de sahip çıkıyor. Hem de çok fazla. Kadını tek başına bir varlık olarak görmüyoruz. Birey olarak da yeteri kadar değerli olsanız, erkek çocuğu bu kadar sahiplenme hissedilmez, gelin-kaynana çatışması yaşanmaz.
- Zahide karakterini canlandırıyorsunuz, dişli bir kayınvalide, haklı buluyor musunuz onu? - Haklılık ve haksızlık meselesi değil bu. Durumlar yaşandığı koşullar içinde değerlendirilmeli. Kendi koşulları içinde haklı. Ama bana, Nurşim Demir’e soruyorsanız, haksız. Benim çocuğum doğru bir ilişki seçsin isterim, şu ya da bu şekilde ama ben asla bu kadar katı bakmam. Yolda diziyi izleyenler çeviriyorlar beni, ‘Biraz daha iyi davranın, kabul edin Feraye’yi,’ diyorlar. - Kadın kadına bu düşmanlı
Çünkü dizide görünen yer onun mekânı ve ‘Ne olursa olsun onun mekânında çok sert sahnelerin çekilmesini istemedi. Çünkü orası eski usul çalışan bir yer. Orada konsomasyona çıkan kadınlar da, şarkı söyleyen kadınlar da patronlarını çok seviyor. Çok mutlular, hepsi çok iyi şartlarda çalışıyor. Bizim dizide yansıttığımız öyle bir pavyondu. Beni eleştirmişlerdi, kötü örnek oluyor diye..
- Yani ‘racona’ daha uygun bir pavyon Feraye’nin çıktığı... - Evet, o Türk sinemasında gördüğüm pavyon tipi. Ama elbette korkunç pavyon ortamları da vardır. Onlar da anlatıldı bana ama senaryomuz gereği bu yansıtılmadı, bizden istenen nostaljik bir havaydı.
Türk erkekleri, isterse kadını pavyondan çıkarır - Üzerinize bu rol yapışır diye endişe ediyor musunuz? - Hayır, ‘Şehrazat yapıştı,’ dediler, ben hep söyledim, ‘Hiçbir zaman yapışmayacak, ben o değilim,’ diye. Şimdi hiç kimse Şehrazat’ı hatırlamıyor, Feraye’yi izlerken. - Kayınvalide Zahide’nin durumu ne burada? - Başlarında bir baba yok. Yaman her şeyin başında. Hem maddi hem manevi olarak, kadın oğluna güveniyor, kendinden sonra aileyi bir arada tutacak kişinin Yaman olduğunu düşünüyo
