Çağla Şıkel, Her Şey Dahil programı ile yeniden izleyiciyle buluştu. Çalışmayı çok sevdiğini ve düzenli bir hayatı olduğunu söyleyen Şıkel, “Rus hocalarla çalıştığım için, ben de öyle şekillendim“ diyor.
Çağla’yla stüdyoda buluştuk. Rejiden onu izlerken ekrandan izleyicilere el sallıyordu ki bir baktım telefonuma ondan mesaj geldi ‘’hadi başlayalım’’ diye. Onunla anneliği, modelliği ve televizyon programlarına dair konuştuk...
Yeni kanalda yeni program nasıl gidiyor? Yeni kanalımızda, yeni yapım şirketimizle yola başladık. Bizimle çok ilgileniyorlar, çok el üstünde tutuyorlar. Her şey dahil ile aynı formatta, yapımcımız değişti, ekip değişti. Güzel de bir enerji oldu. Biz de aynı enerjiyle Her şey Dahil’e devam ediyoruz.
Televizyonu seviyorum, Alişan’la olmayı seviyorum, Her şey Dahil’i seviyorum. Sabahları erken kalkmayı seviyorum. Sabahları erkenden kalkıp o enerjiyi yansıtmayı seviyorum.
Düzenli bir hayatın var galiba? Ben normalde erken kalkarım zaten. Saat çalmadan, 07:15’de gözlerimi açarım. Bu aslında 11:00’de başlayan, geç bir program. Çok erken saatlerde yatıyorum, 21:30 22:00 gibi yatıyorum.
Gün içinde yayın, sonra spora gidiyorum, işlerimi anca yetiştiriyorum, sonra da iki erkek çocuğumla vakit geçirdikten sonra, hayattan her alacağımı almış oluyorum. Ne TV izlemeye halim kalıyor, ne arkadaşlarımla buluşmaya. Bazen zorluyorum kendimi arkadaşlarımı görmek, dışarıya çıkmak için, bunun için ciddi bir enerjiye ihtiyacım oluyor. Onun dışında düzen durumu, Oğlak burcu kadını olarak benim çok hoşuma gidiyor. Her şeyim çok düzenlidir, dakiktir, programlıdır.
Her çeyrek benim için bir şeyin başlangıcı ya da bitişi olmalıdır. Ben kimseyi bekletmediğim gibi kimse de beni bekletmesin isterim. Mesela Alişan bile geç kaldığı zaman eli ayağına dolaşır çünkü çok sinirlendiğimi bilir. Bu düzen etrafında kurmuş bir kadın olarak huzurluyum.
Çocuklar nasıl peki, onlara da bu disiplini aşıladın mı? Çocuklarda da var. Tabii ki 5-10 dakika kaymalarımız oluyor ama genel anlamda her şeyimiz düzenli ve onlar da bunu seviyor. Onların yönlendirmesine fırsat bıraktıkça ipin ucu kaçıyor, dolayısıyla her akşam 20:30’da yatıyor çocuklar. Kalkma saatlerinde biraz esneklik tanıyorum.
Okul sonrası buluşuyoruz, gelip ödevler yapılıyor, banyo ve yatak gibi programımız var. Çocuklar düzenli oldukları sürece kendilerini güvende ve huzurlu hissediyorlar.
Sen çocukken nasılsın? Çok düzenliydi benim hayatım. Her sabah 9’a çeyrek kala bale salonunda oluyordum konservatuar öğrencisi olduğum için. Bu düzenim de oradan geliyor. Biz Rus hocalarla çalıştığımız için, disiplinsizliğe tahammülleri yoktu, yıllarca onlarla olduğum için ben de öyle şekillendim.
Dışardan bakınca modellik de TV dünyası da çok rahat gibi görünüyor çoğu insana aslında… Hiç değil, ben memur gibi çalışıyorum. Burada yaptığımız 3 saat yayın ya da bir defileye çıkmanın insan üzerindeki baskısını, heyecanını anlamaları mümkün değil.
Modellikte Türkiye’de bir algı da yaşla ilgili sınırlamalar var, dünyada öyle olmasa da, sen ne düşünüyorsun? Hayat benim hayatım, bunu bitirmek zorunda olduğumu düşündüğüm bir zamanlama yok. Kendimi gerçekten podyumda iyi hissetmediğim, zaman bu işi bitirmeye karar veririm ancak. Şu anda çok mutluyum.
Belki de en mutlu olacağın zamanlardasın, gittikçe güzelleşiyorsun sanki.. Şöyle bir şey var, o hakimiyeti yıllar içinde edindiğin tecrübelerle ediniyorsun. Bu da seni daha güzel kılıyor. Mesela burun estetiği yaptırmadım, vücudum da hep aynıydı.
Aslında ben modellikten çok da para kazanmıyorum ama kendimi iyi hissettiğim yerde olmak, benim için çok özel. Allah’tan diyorum televizyon hayatına girmişim yoksa modellik öldü maalesef Türkiye’de.
Hayatın çocuklardan önce ve çocuklardan sonra olarak net bir şekilde ikiye ayrılıyor mu? Çok bıçak kesiği gibi. Ben çok anaç ruhlu bir kadınım diye düşünüyorum. Çocuklarınız hayatınızın merkezinde olmamalı ana temalı çok kitap okumuş olsam da, bunu gerçeğe dönüştüremiyorum.
Elimi kaldıracak halim olmasa bile çocuklarla oyun oynamazsam, ilgilenmezsem rahat edemiyorum. Fiziksel enerjim olmasa da silkinip kendime gelip, onlarla oynuyorum. İki erkek çocuk olunca, hareketli oyunlar seviyorlar tabii.
Bazıları minik bir kız çocuğuyken anne olmayı hayal eder bazılarına aşkla gelir, sen nasıl karar verdin? Her zaman çok istedim. Hep çocuklarla iyi anlaşan bir kadındım, annemin anneliğine çok özenirdim. Çocuklarım olursa ilişkimin çok iyi olacağını düşünüyordum, yanılmamışım aslında onu gördüm. Hep 28 yaşında evlenmeyi, 30 yaşında çocuğum olmasını istemiştim.
Bunu hayal etmen çok güzelmiş! Benim her şeyim öyle oldu aslında. Ben çocukluğumdan beri böyleydim. Ben o kafayla dünyaya gelmişim. Er ya da geç, zor ya da kolay istediğim her şey başıma geldi. Doğru yolda olduğumu Rabbim bana her gün bir şekilde hissettiriyor.
Annenle olan ilişkini merak ettim. Annem 20 yaşlarında ablamı dünyaya getirmiş. Genç anne olmanın avantajlarını yaşamış ki şu anda da çok genç görünen bir kadındır. Genç anne olması ilişkimizi şekillendirdi bence hem arkadaş gibiydik hem de annemden çok çekinirdik. Bir cezası yoktur ama öyle bir otoriteye sahiptir ki bir bakışla bize her şeyi yaptırabilen bir kadındı.
Şimdi bakıyorum kendime, ben de öyle bir kadın olmuşum. Hem onlar, hem sahip olduğum bilgiler doğrultusunda çocuklarımı yetiştiriyorum ve günden güne anneme benziyorum. Annem de söylüyor, ‘’dediğime geldin, bana benzedin’’ diyor.
Senin çocuklarla iletişimin nasıl? Kendi çocuklarım dışında da tüm çocuklarla iletişimim çok iyidir. Hemen bana yanaşırlar, potansiyeli hissediyorlar. Hem çok eğleniyoruz, hem de eğitici olmak için neler yapabilirim hepsini öğrendim yıllarca. Çocuklarımın gelişimini her zaman takip ettiren bir anne oldum.
Sürekli pedagoga gidiyor musun? Hayır, sadece boşanma sürecinde çocukları pedagoga götürdüm. O süreci nasıl yaşıyorlar onu bilebilmek adına. Ayrılığı nasıl yaşıyorlar diye bu süreci kontrol etmek adına gittik. Bir de altı ayda bir çocuk gelişim uzmanı tarafından takip edildiler.
Ben her şeyin normal olduğunu gözlemliyorum ama ilk çocukta acaba her şey yolunda mı diye merak ediyordum, ikinci çocuğumda daha rahattım tabii. Boşandıktan sonra yüküm arttığı için tedirgin olmaya başladım tabii ki daha çok düşünmeye başladım. Sen diliyle değil, ben diliyle konuşmak diye bir olgu hayatıma girdi.
Kaç gün babalarıyla oluyorlar? Cuma alıyor, Pazar akşamına kadar birlikte oluyorlar ama görmek istediği zaman ben hafta içi yoğunsam mutlaka alır çocukları. Çok ilgili ve çok eğlendiren bir babadır. Onun eğitici şeylere vakti kalmıyor, onlar üç erkek kuduruyorlar beraber, oyunlar oynuyorlar. Kaynak: gazetevatan.com.tr