Yeni evliliği, yeni dizisi ve yeni hayatı ile başka bir Engin Altan Düzyatan'la karşı karşıyayız. Eğlenceli, içten, açık sözlü ve hayatındaki yeniliklerden dolayı heyecanlı...
Sizi hiç Engin Altan Düzyatan aradı mı? Beni aradı. Sesine hayran olduğumuz oyuncunun cep telefonunu bulup kendisiyle röportaj yapmak istediğimizi belirten mesajı attıktan sonra telefonda konuştuğumuz senaryoyu kafamda canlandırmadığımdan, "Ben Engin Altan Düzyatan" dediğinde kendimi şaşırmaktan alamadım.
O ses tonunun arkasında esprili ve eğlenceli birisinin yattığını ise çekim günü ekipçe öğrendik. Çekimimiz 122 yıllık Pera Palace Hotel Jumeirah'ın büyülü atmosferinde, Düzyatan'ın yoğun geçen çekim programından dolayı kısıtlı zamanda gerçekleşse de kimse halinden şikayetçi değildi.
Hızlı şekilde çekimi tamamladık, ona "Engin" değil de, "Altan" dendiğini öğrendik, karnı acıktığında hep birlikte dönerli sandviç yedik, ortaya birbirinden güzel kareler ve tabii ki röportaj çıktı. Bakalım siz de en az bizim kadar "yeni evli" Engin Altan Düzyatan'ı sevecek misiniz? Belki de röportajı okuduktan sonra daha gerçekçi ve farklı bir Engin Altan Düzyatan'la tanışacaksınız, kim bilir?
Evlilik nasıl gidiyor? ENGİN ALTAN DÜZYATAN: Güzel ve keyifli. Büyüdüğümü hissediyorum. O çok hoşuma gidiyor. Karımla birlikte büyümek ayrı zevk veriyor.
"Artık eve dönmek istiyorum" Güzel miymiş yani evlilik? Güzel bir şeymiş. Hayatınız daha düzenli oluyor. Hayatım daha keyifli bir hal aldı. Benim hoşuma gitti açıkçası. İyi vakit geçiriyorum. Daha önce eve çok gitmek istemezdim ama şimdi evime dönmek istiyorum. İşim bitince arkadaşlarımı arar, oraya buraya giderdim. Şimdi evime gitmek istiyorum. Güzel bir şey.
Daha çok başı ama eğlenceli ve zor yanları nedir sorusuna verilecek cevabınız oluştu mu? Daha zor yan görmedim. Çok kısa zaman oldu. Şimdiye kadar gördüğüm kadarıyla keyifli gidiyor.
Evde şimdiden rol ayrımı yaptınız mı? "Çoraplarını yerde bırakma, en sevdiğim yemeği yap'' gibi düzenler mesela oluştu mu? Bunların hepsini yapan yardımcımız var. O yüzden böyle ayrımlarımız yok.
Neslişah Hanım'ın çok güzel yemek yaptığını duyduk... Evet, arada sırada yapıyor. Ama her zaman yapmıyor. Bir arkadaşımız misafirliğe geldiğinde, yani birilerini ağırlamaya kalktığımızda Neslişah yemek yapıyor.
Güzel yapıyor mu? Güzel valla. Yemeklerde hiçbir sıkıntı yok. Güzel güzel yiyorum.
Yeni diziniz Diriliş-Ertuğrul ile bambaşka role bürünüyorsunuz... "Ertuğrul Gazi''yi canlandırıyorum. Benim için değişik bir rol. Tarihi dizi Türkiye'de çok az örneği olan bir tür. 1200'lü yıllarda geçiyor. Osmanlı İmparatorluğu daha kurulmamış yani.
Dizi ne zaman başlıyor? Kasım'ın ikinci ya da üçüncü haftası yayına girmeyi planlıyoruz.
Tarihi bilgilerimiz artacak yani... Osmanlı döneminin çok çok başı ama ben de okudukça öğreniyorum o zamanki tarihi. 5500 çadırlık bir topluluktan bahsediyoruz. Burada koskoca bir imparatorluğun adımları atılıyor.
Bir yandan kıtlıkla uğraşırken, bir yandan düşmanlarla savaşıyorlar, yurt edinmeye çalışıyorlar. İş, sadece tarihi belgesel havasında devam etmiyor. Aksiyon çekebiliyoruz. Çünkü o dönemde küçük savaşlar var. İlk bölümde iki büyük aksiyon sahnesi çektik. Hemen hemen her bölümde bunlardan olacak.
Bu çok zevkli. Aksiyon çekebilme imkanlarımızın olması çok güzel. Tüm bu zorlu sahneleri Hollywood'da çok önemli işler yapmış, Conan'ı, Ronin47'yi, Cengiz Han'ı çekmiş Kazak bir ekiple çalıştık. Koreografimizi onlar hazırladı. Dönem kıyafetleri çok güzel. Dekor çok farklı. Bir yandan da sürekli at biniyoruz.
Yorucu olmalı. Bu arada ok atarken yaralanmışsınız; geçmiş olsun. Teşekkür ederim. Böyle küçük yaralanmalar oluyor. Ellerim nasır tuttu mesela. Ellerim hiç oyuncu eli gibi değil. Küçük yaralanma ya da sıyrıkları ciddiye almıyorum çünkü iş öyle tempoda ilerliyor ki, o küçük sıyrıklar o dönemi düşündüğüm zaman çok da etki yapmıyor.
Güzel tarafları neler? At üstünde dört nala giderken geriye dönüp ok atabileceğimi hiç düşünmezdim. Şimdi at üstünde dört ok atabiliyorum. Atı şaha kaldırmak, arabayla viraja girmek gibi bir şey oldu benim için.
Bunlar hoş deneyimler haline geldi tabii ki. Oyuncu için güzel şeyler bunlar bence. Hazırlık sürecinde üç buçuk ay çalıştık. Neyse ki daha önce at biniyordum ama yine de birçok farklı şey için at binme dersleri aldım. Kılıç dersleri aldım, koreografisini öğrendim.
Dönem üzerine sürekli farklı hocalar geldi. Onlardan o dönemde nasıl kalkılır, nasıl oturulur, konuşulur şeklinde dersler aldım. Nasıl yenilir içilir onları gösterdiler. Çünkü o dönemde her şey çok daha farklı. Şimdi çok güzel gidiyor.
Biraz romantizm de görebilecek miyiz? Sadece tarih kısmıyla ilgili olursa, onun adı belgesel olur. Sadece aksiyon olursa, başka yere doğru gider. Tabii ki "Ertuğrul Gazi''nin "Halime''yle aşkı var.
Obada ağabeyiyle çatışması var. Dramanın geliştirdikleri diziye yerleştirilmiş durumda. Asıl o zaman iş güzelleşiyor. Bir yandan aşk hikayesi, bir yandan kahramanlık hikayesi izliyoruz. Aşk, entrika, aksiyon hepsi burada.