İzzet Çapa, Demet Akalın röportajı!
- 14.04.2013 03:10
Gölcük’te pısırık bir kız olarak başlayan hayatı onu önce podyumlara, sonra sahnelere taşıdı. “Mankenden de şarkıcı mı olurmuş” deyip burun kıvıranlara kapak olacak bir başarı öyküsü onunki... Şarkıları kadar atışmaları, polemikleri konuşulsa da, pop müziğinde bir Demet Akalın gerçeği var artık... Üstelik Türkçe’yi “atarlı”, “giderli” yeni bir demet kavramla da tanıştırdı, daha ne olsun...
Baharın geldiğini cemre düşmesinden, yazın geldiğini de albümünün raflara düşmesinden anlar olduk. Nedir bu yazın albüm çıkarma merakı, “bikini pop” diye bir tarz mı geliştirdin?
- İnsanların ne söylediği umrumda bile değil. Ben her yaz çatır çatır çıkarıyorum albümlerimi, çatır çatır da hit oluyor hepsi. Bunun neden eleştirildiğini de anlamıyorum. Mevsimlik sanatçı değilim ki ben... Öyle olsa konserlerimde 10 yıl önceki şarkılarım istek almazdı.
* Sanki içinde her gün bir sıra gecesi düzenleniyor, sendeki bu arabesk ruh nereden miras? - Vallahi doğuştan galiba... İçimde gerçekten arabesk bir damar var ve bundan hiç şikayetçi değilim. Zaman zaman ruhumu beslediğini de hissediyorum bu damarın.
* Peki bu damar, bir gün damarını attırıp “Atarlı Demet”i “Damar Demet”e dönüştürür mü? - Yaa son zamanlarda herkes aynı şeyi söylüyor, zorla arabesk bir albüm yaptıracaklar bana. Zaten bugüne kadar her albümümde ya İbrahim Tatlıses’ten ya Yıldız Tilbe’den bir şarkı söyledim ama arabesk albüm hiç düşünmüyorum. Atarlı, giderli şarkıları daha çok seviyorum.
* Küçükken çok mu atar yedin? - Küçükken pısırık bir kızdım. İyi ki girmişim bu işlere. Yoksa hâlâ pısırık Demet olarak kalacaktım. * Podyumdan bir indin, iniş o iniş... Merdiven mi buldun kızım popun zirvesine çıkan? Her sabah ballı muzlu süt içmiyorsun herhalde...
- Bu işler balla, sütle olsaydı herkes Demet Akalın olurdu. Şarkılarım arka arkaya patladığı zaman da şans demişlerdi zaten. 16 yıl boyunca böyle bir kariyer şansla elde edilebilir mi?
* Ne iş aşkıymış bu yahu, biri sana laf atsa cevabı hit şarkıyla veriyorsun. Hitman diye bir suikastçı vardı onu mu tuttun, ne yaptın? - Valla benim Hitman’e falan ihtiyacım yok, şak diye çeker kendim vururum. Ben bu yolda giderken uzun yıllar yanımda kimsecikler olmadı, hep yapayalnızdım. İşime de namusum gibi sarıldığım için biri ters bir şey söylerse çok sinirleniyorum.
* Peki gerçekten şarkılarınla gider yapıyor musun hiç kimseye? - Karakterimde var bu saydırma olayı, onun için zaten şarkılar üzerime cuk oturuyor. O sözlerin hepsini de normal hayatımda kullanırım. * Senin çenenin bağı biraz gevşek mi?
- Biraz patavatsız olduğumu kabul etmeliyim. Bazen kafam atıyor, istemeden de olsa polemiklere giriyorum. Bu yüzden kalbim de kırılıyor, kalp de kırıyorum. Ama saman alevi gibidir öfkem, gelir geçer. * Kim Kardashian’ın reality show’u var ya, senin ondan farkın yok, “Demet kınada”, “Demet kuaförde”, “Demet mantı yiyor”... Nedir bu naklen yayın?
- Ne yapayım başka? Bir çiftlikte oturup kendimi insanlardan mı soyutlayayım? Başkaları gibi magazincilerden falan saklanmak gibi bir derdim de yok. Her şeyim ortada, böyle yaşamaktan da memnunum. Ayrıca yıllarca burunlarından kıl aldırmayan tiyatroculara ne oldu; şimdi hepsi Instagram’da kendi magazinleri yapıyor.
* Bir ışık demeti gibi geziyorsun sabah sabah, ne oldu bu senin cicileri giyip gecelere akmalarına? - Bir tek gece hayatından elimi çektim. Eskiden çok suyunu çıkarıyordum, artık her şeyi karınca kararınca yapmaya çalışıyorum. Ama Okan değil bunun sebebi, yorgunluk ve yoğunluk...
* Yürüyen butik gibisin maşallah; çanta İtalya’dan, ayakkabı Londra’dan... Coğrafyadan da mı anlarım diyorsun? - Hem de nasıl anlarım! Eskiden alışverişe gittiğimde bir çantanın 10 renginden birden alırdım. Paranın ilk kazanıldığı süreçte bu normaldir. Benim de öyle görgüsüzlüklerim oldu.
* “Çekemeyen aramızdan ayrılsın” diyorsun, herkes seni sevmek zorunda mı Allah aşkına? - Tabii ki herkes beni sevmek zorunda değil ama ben öyle olsun istiyorum işte. Belki de babasız büyüdüğüm için sevgiye bir açlık var içimde. Düşünüyorum da bu kadar çabalamam beni yanlış anlayanlara kendimi anlatmak, sevdirmek için herhalde.
* Rahat rahat “Sabah bir Ulus pazarına gideyim, oradan parka da uğrar termosta çay içerim” diyemiyorsun değil mi? Şöhretin vergisi de bu mu acaba? - Bazen öyle anlar geliyor ki, kusacağımı hissediyorum. O zamanlar ya kendimi eve kapıyorum ya da eşimle Sapanca’ya ailemin yanına gidiyoruz. Piknik yapıyoruz, mangal yakıyoruz, milleti toplayıp yakar top bile oynuyoruz. Beni öyle görenler nasıl şaşırıyorlar anlatamam.
* Okan (Kurt) başta iyi güreşiyordu, nasıl kündeye getirdin onu? Şimdi liberal oldu galiba? - Bazen hâlâ çekiniyorum ondan. Önce bana bazı yasaklar koymuştu, sonra yavaş yavaş deldim hepsini. * Ne yaptın ki?
- Hiiç... Albüm fotoğrafına mayolu fotoğraflar çektirdim, mayo katoloğu bile yaptım (gülüyor). * Bu nasıl hiç... Belli ki adam istemiyor bunları. - İstemiyor tabii. “Beni resmen kandırdın, bu fotoğrafları koymayacaksın herhalde” dedi. Ben de “Deli misin; taş gibi karın var, herhalde konacak” dedim, koyduk da. Bütün yasaklar delinmek içindir, ben de deldim işte.
* Peki nasıl gidiyor evlilik? - Kaynanam da kayınpederim de benden çok memnun maşallah. Geçenlerde kayınpedere bir yemek yaptım; şaşkına döndü. Hemen kaynanamı aramış, “Bu kız ne güzel yemekler yapıyor yahu” demiş. Bana hiç garip gelmedi çünkü sahnede Beyonce’yim, evde Emine Beder...
* Beyonce demişken, klibinde onu taklit ettiğin doğru mu? - Ay sorma herkesin ağzında aynı laf. Yahu kadının şovları yıllardır Youtube’daydı, izleseydin de sen taklit etseydin o zaman.
* Ben neden taklit edeyim yaa... - “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” hesabı. Demek istediğim şu; ben yaptıktan sonra herkes şov yapma derdine girdi. Yahu bu kadarı için bile 90 bin lirayı cebimden çıkarıp verdim.
* Ee Beyonce olmak kolay değil sonuçta... - Abi kadın sonuçta dünya starı. Onun kadar dans edemediğimi ben de biliyorum ama bizde bunu öğretecek çok iyi koreograflar da yok zaten. Bu söylenenlere öyle atarlandım ki, İsrail’den baba bir koreograf getiriyorum. 24 Mayıs’ta da gidip Beyonce’den bire bir öğreneceğim bütün numaralarını.
* Ders mi alacaksın kadından? - Oldu canım, kadın da ders vermek için beni bekliyordu zaten! Bir gün önce benim konserim olmasına rağmen sadece onu izlemek için 7-8 saatliğine Almanya’ya uçuyorum. Onu yakından izleyeceğim. Ben en azından işim için gereken her şeyi kovalıyorum. Diğerleri düşünsün...
* Demet Akalın olmak rüya gibi bir şey mi, rüyalarını gerçekleştirdin mi? - Doğrusu Demet Akalın olmak fena bir şey değil ama daha rüyalarımı gerçekleştiremedim. Rüya demişken, vefat eden anneannem bu aralar sürekli rüyama girip yanına çağırıp kucaklıyor beni; ben de “Dur anneneciğim, ben daha bebek yapacağım” diyorum ve ağlayarak uyanıyorum.
* Demet’in rüyası bir bebekle tamamlanacak anlaşılan... - İlk defa doğru adamı bulduğuma inanıyorum ve ben bu adamdan çocuk yapmak istiyorum ama bir türlü olmadı işte.
* Çocuğu bilinçatında istemeyen sen olabilir misin acaba? - Bu psikolojik dalgalardan pek anlamıyorum, onun için bu soruyu kesin yanıtlayamayacağım. Ama en azından onca seneden sonra çocuk fikrine ilk kez sıcak baktığımı biliyorum.
* Çocuğunun olmasını bütün Türkiye istiyor galiba. Neden taktılar senin bebek meselene? - Ben de anlamıyorum. Her gün bir sürü mail geliyor, herkes kafasına göre bir şeyler anlatıyor. “Benim de çocuğum olmadı ama bak sana bir tavsiyem var” diye başlayıp kocakarı ilacı tarifi yollayanlar bile oluyor.
* Peki bebek gelince ne olacak işler güçler? - Bırakacağım, daha doğrusu biraz ara vereceğim. Çocuğumun dadılarla büyümesini istemem. Biz dadılarla mı büyüdük?
* Bu gidişle bir bebek de kesmez seni... - Kesmez vallahi... Bütün hayalim kalabalık bir ailede yaşamak. Şöyle çoluk çocuk bir arada yaşadığını düşünsene. Bir de ikiz falan olursa oh tadından yenmez valla.
* Enişte Bey de yakında yağlı boya eserlere başlayacak herhalde, portreni mi dövme yaptırmıştı en son sırtına? - Hem de ne dövme... Tam deli işi, altına da İngilizce “Benim bütün hayatım karım” yazdırmış. Ben yapamam, şimdilik bileğime yazdırdığım ismiyle idare ediyorum.
* İşi daha da abartmasın? - Sorma... Dün akşam da diyor ki “Ben bir tane daha seninle ilgili dövme yaptıracağım”. “Ne yaptıracaksın?” dedim. “Kalış” yazdıracakmış, bana “Kalış” diyor da. * Ee senden de dövmelerin karşılığını beklemiyor mu? - Beklemesin valla... Ona da söyledim zaten “Sen çıldırmışsın, benden sakın aynısını bekleme” diye...
* Artık biraz da evinin hanımı oldun değil mi, hamur mu açıyorsun yoksa damadın kafasını mı? - Hamur da açarım, adamın kafasını da... Üstelik gelen bütün misafirlere kapıyı da ben açarım. Zaten haftada bir gün temizlikçi gelir bize. * Dışarıdan bakınca şen şakrak kadınsın. “Gözyaşlarımı bitti mi sandın?” diyor musun içinden?
- Gözyaşlarımın tükendiği günler olmadı değil doğrusunu istersen. Ama o günlere de şükrediyorum. Beni Demet Akalın yapan bütün acılara teşekkür ederim. Dedim ya ruhumda biraz arabesk var. * Müzik piyasanın meclis başkanlarındansın orası belli, siyasetten anlar mısın?
- Hiç anlamam siyasetten. Ama yapılan iyi işleri de takdir ederim. Sayın Başbakan ile tanıştığımda da çok mutlu olmuştum ama bir parti takıntım yok. AKP’nin konserlerine de çıkarım, CHP’ninkilerine de...
Demet’le konuşmaya başladığımızda deli dolu görüntüsünün altında yatan hassas ve kırılgan ruhu zaman zaman ortaya çıktı. Ama söyleşi bittikten sonra o yine aynı yaramaz çocuktu. “Yemekleri de evde böyle süslü püslü mü yapıyorsun” diye sorduğunda “Evde yemeği böyle yapmam, saçlarıma mutlaka tülbent takarım” deyip pastayı suratıma fırlatarak son atarını da bana yaptı.
* Şarkılarını kavun seçer gibi bir taraflarını koklayıp almıyorsun herhalde? - Her zaman söylerim, şarkı işi kısmet işi. Bir de hep tökezlenmemi ve ne zaman dibe çakılmamı bekleyen bir tayfa var. Hem Allah’ın sevgili kulu olduğuma inanıyorum hem de Türkiye’de şarkı seçme konusunda en yetenekli birkaç kişiden biri olduğuma.
* İddialıyız biraz. - Her konuda (gülüyor). Bana yakışan, kendime uygun olan şarkıları alıyorum sadece. Bak “Türkan” üç senedir yatıyormuş, gömüktü resmen. Beyaz’dan dinledim Youtube’da, “Korkunç bir şarkı bu, ay ben nasıl okuyacağım” dedim. Sonunda başardım işte.
* Üstelik bir erkeğin okuması gereken bir şarkıydı... - Aynen öyle ama sonunda o kadar güzel oldu ki, herkes şapka çıkardı. * Peki “Türkan” kimseye öptürmezken gelip sana nasıl buseyi kondurdu?
- Ayla Çelik ve Gökhan Tepe’nin şarkısı “Türkan”. Beyaz’ın albüm işi yatınca Türkan bana kaldı çok şükür. İlk başta “Beyaz’a sorun, bir arıza çıkarsa okuduğumla kalırım, sonra derdime yanarım” dedim. “Hiç sorun yok” dediler. * Beyaz bozulmamış mı cidden? - Yok canım; şimdi o aradığında “Türkan”ı söyleyerek açıyorum telefonu (gülüyor).
* Ee Beyaz da “Yok bir sitemim, hayatta her şey kısmet”’ dedi herhalde...
* Ee Beyaz da “Yok bir sitemim, hayatta her şey kısmet”’ dedi. - Aa bak o da çok sevdiğim bir şarkıydı. Albüm çıkmadan önce bir gün stüdyoda Özcan (Deniz) ile karşılaştık. “Evim Sensin”in fragmanını izletti bana. Salya sümük ağladım. “Beğenmediysen söyle, senin eleştirin çok önemli” dedi. Nasıl beğenmem, bayıldım filme yaa. Özcan’a dönüp “Senin şarkını okuyacağım, stüdyoya girip şarkının sonunda benim için ‘aaa’ desen bile yeter” dedim. Söyledi de benim canım arkadaşım.
* Slow şarkılarda da iddianı gösteriyorsun artık. - Sana bir şey söyleyeyim mi, asap bozmakta üzerime kimseyi tanımıyorum. Ece Erken, “Yılan”ı dinleyince öyle ağladı ki üzüldüm kıza. “Ben bu şarkıyı akşam dinlemeyeyim, başıma her şey gelebilir” dedi. Parçayı her duyan ağladı, bu da beni çok mutlu etti.
* Ananın karnından giderli şarkıların imparatoriçesi olarak çıkmadın herhalde, yok mu başka yeteneğin senin? - Ooo, bende başka ne numaralar var bir bilsen, ama vakit yok ki. Çocukluğumda kilim dokurdum, ayrıca çok güzel etamin, nakış, dikiş yaparım.
* Nasıl bir öğrenciydin? Kırık not alınca öğretmene gider yapar mıydın? - Yok canım. Bildiğin inek öğrencilerden biriydim. Takdiri yarım puanla kaçırırsa karalar bağlayan, okulla beraber arada Kur’an kursuna giden saf bir çocuktum.
* Sanki hâlâ biraz saflık var sende... - Biraz derken? Ayol anneme kalsa kimseyle görüştürmeyecek, herkes kandırıyormuş beni... Ama ben seviyorum o saf ve salak tarafımı. Bunları kaybedersem bu kadar açık yürekli bir insan olamayabilirim.
* Sanatçıdan dost olur mu Demet? - Olmadığını gördük işte. Bütün bu dost most işleri gerçekten hikaye. Benim görüştüğüm bir sürü sanatçı arkadaşım var ama bundan sonra çok fazla içine sokup kimse ile dost olmanın manası yok.
* Geçen gün televizyonda biri seni eleştirirken, yanındaki kişi “Ajda Pekkan da çıktığında ilk 20 sene her yaptığıyla eleştirildi. Demet Akalın bundan 15 yıl sonra Türkiye’nin Ajda Pekkan’ı olacak” dedi. - Aa kim dedi onu? Valla ne diyebilirim, sağ olsunlar. Bu gidişle olacağım zaten. Kadın bir sürü şeyinden feragat etmiş şimdiye kadar. Ben de bir sürü emek verdim ama 60-70 yaşına geldiğimde de bu kadar yalnız kalmak istemem. Hele çocuksuz hiç...
* Türkiye’de senden başka şov yapabilen yok mu? - Ben bunu sadece Tarkan’da gördüm. Yedi-sekiz sene önce sahnede sihirbaz gibi bir yerden girip başka bir yerden çıkmıştı. Tarkan zaten insan değil. Adamın inanılmaz bir aurası var, bence o uzaylı. Aaa bak bir de Hayko (Cepkin) var.
* Haydiii, Tarkan’dan Hayko’ya nasıl geçtin şimdi? - Hayko’nun Bostancı’daki bir konserine gittim. Adam sahneyi kalp gibi atan etlerle kaplamış, yukarıdan damarlar ve bağırsaklar asılmış ve şarkılarda kanlar fışkırıyordu. Böyle şeyleri seviyorum.
Sen Okan’dan sonra bir duruldun, giderin kalmadı sanki? - Ay yok ya giderliyim ben hâlâ! Valla daha buraya gelirken yaptım en güncel giderimi ama yenildim. “Elbise giymeyeceksin” dedi Okan, giymedim. Kuralları yıktım dediysem, o kadar da kıramam kocamı. Bunca yıl sonra bulmuşum adamı ve huzuru. Bundan sonra ne mini etek ne de transparan için bozarım rahatımı.
* Ama yine de dediğimi yaparım diyorsun? - Yok ayol. Bak işte giyemedim elbiseyi. Ama Okan’ın çözemediği bir şey var. Mesela “Aşkım bak bu suyu içme, şuradakini içersen daha güzel olur” dese tamam ama “Bunu içmeyeceksin” dersen inadına yaparım. Sonra kavga kıyamet. Bir elbise için bir saat kavga ettik buraya gelirken.
* Ne olaylı bir elbiseymiş bu yahu, ne var ki bu kadar büyütecek? - Ona da söylüyorum; “Niye geriyorsun beni, gergin olma bu kadar. Hayat zaten kısa, benim işimde de senin işinde de bir sürü stres var. Beni germe abi, germe!” diye isyan ediyorum. 10 dakika sonra “Kalışım” diye arıyor. Yapma işte şirinlik, yapma ya... Zaten kavga ederken ben çoktan bırakmıştım elbiseyi evde. Ben onun istemediği bir şeyi yapmam ki.
* Peki Okan ile televizyon programı yapar mısın? - Asla! Okan spor programı yapabilir, onu da benimle yapamaz. Başka da bir şey yapamaz. Neden, izin mi vermezsin? - Ben izin vermediğim için değil ya, kendi de istemiyor zaten. Ne yapacak Allah aşkına. Zaten zamanı yok ki. O bütün vaktini bana harcamalı. Bütün mesaisi ben olmalıyım (gülüyor).
* Demo’yla Sero’nun günaydınlaşmalarına ne oldu da bir anda Kuzey-Güney Kore’ye döndünüz? - Seren ile (Serengil) küs değiliz ama son zamanlarda görüşmüyoruz. Beylerimiz anlaşamıyor diyelim de kapayalım bu konuyu.
* Bu konuyu kapayalım, o zaman gelelim Bülent Ersoy’a. “Popstar”da sana hâlâ “manken kız” demesine ne diyorsun? - Eee yani, şey... (Birkaç saniye düşünüyor) Söyledi evet, ben de reklam arasında çok kızdım. Aslında manken demesine kızmıyorum, sonuçta geçmişte yaptığım bir meslek.
* Neye kızdın o zaman? - Ya bakacak olursak popüler olan herkes manken gibi olmak istiyor. Ben manken değilim ki artık, üstelik manken olmaktan da utanmıyorum. Belki Bülent Hanım beni onore etmek istedi, ben yanlış anladım. Ama canlı yayında söylemesi ters oldu biraz. Yine de iyi niyetle konuştuğuna inanıyorum çünkü o kötü bir kadın değil.
* Reklam arasında ne oldu peki? - Aman ne olur uzatma, olan oldu işte, şimdi iyiyiz boşverrrrr, karıştırma.
* Popstar için “jüri, adaylardan daha ön planda” eleştirisi var. Sen ne düşünüyorsun? - Muhakkak ki jürinin üstüne dayalı gidiyor şov ama ben yine de yarışmacıların o kadar da başarısız olmadığını düşünmüyorum. Sonuçta zaten bir tane güzel ses çıkacak.
* Serdar Ortaç ile aranız nasıl? - Geçen hafta Serdar’a bazı kararlarını doğru bulmadığımı söyledim. Çünkü Bülent Hanım ve Orhan Baba’nın etkisinde kaldı biraz. “Allah aşkına uyma onlara, kendini fikrini söyle, dönme” dedim. O da hak verdi. Serdar insanların kırılmamasını, yumuşak bir ortam olmasını istiyor ama yapmasın böyle şeyler.
* Peki yarışmanın adı Popstar olmasına rağmen pop okuyan neden bu kadar az? - İşte o bir sorun... Hatta Serdar’a yarışmadan önce “Bizim vokalistlerimiz de girsin, daha çok pop okuyan olsun” dedim ama bizim çocuklar yarışmaya girmek istemediler (gülüyor).
* Aynı çelişki jüride de var. Orhan Gencebay ve Bülent Ersoy ne kadar dev sanatçılar olsalar da popçu değiller sonuçta. - Artık o da kanalın kararı, git onlara sor. Onlar daha önceki “Popstar”da oldukları için, hatta “Popstar” onlarla başladığı için jüride iki emektarın olması gerekiyordu.
* Sunucu krizi hakkında ne düşünüyorsun? - Krizzz? Kriz mi varmış? Ben Burcu’yu (Esmersoy) seviyorum, çok da saygılı biri. Zaten bizim kulislerimiz de ayrı bir binada. Etliye sütlüye karışmıyorum vallahi, hanım hanımcık oturuyorum. * İnsanlar Osmantan’ı (Erkır) aramıyor mu sence?
- O da olsaydı iyi olurdu belki ama şu andan itibaren yarışmayla ilgili olumsuz bir yorum yapmak bana yakışmaz. Zaten çok güzel giden bir iş, kanal da reytinglerden memnun. Sen de bir sussan iyi olur.