Leyla Lydia Tuğutlu: Hayallerimin peşinde koşarım

‘Bu Şehir Arkandan Gelecek’ dizisinde ‘Derin’i oynayan Leyla Lydia Tuğutlu çok mükemmeliyetçi biri olduğunu söyledi: Hayatta en çok kendimle derdim var benim. Önce kendime bakarım, başkasını yargılamam. Her işte başarılı olmalıyım. Kendimle olan çatışmam hiç bitmeyecek gibi.

Leyla Lydia Tuğutlu: Hayallerimin peşinde koşarım

Atv'de yayınlanan 'Bu Şehir Arkandan Gelecek'in başrol oyuncusu Leyla Lydia Tuğutlu, Cosmopolitan dergisine konuştu. Güzelliği 2008 yılında tescillenen Tuğutlu, oyunculuk kariyerinde emin adımlarla ilerliyor. Geçtiğimiz yıl yine bahar aylarında Cosmopolitan'ın kapağını süsleyen Tuğutlu, kariyerinde yaşadığı değişim ve özel hayatı hakkında samimi açıklamalar yaptı...

Geçtiğimiz yıl yine kapak olmuştunuz. Aradan geçen bir yılda hayatınızda neler değişti?
Ben çok değişmedim ama çok güzel iki projeye imza attım ve bir de reklam filmi çektim. Bu senem bol bol çalışarak geçti, şansım açıktı diyebilirim.

Bir kozmetik markasının da yüzüsünüz...
Evet, uzun süredir reklam teklifleri geliyordu. Ben doğru bir iş yapayım, içime sinsin istiyordum. İki reklam filmi çektik yurt dışında. İkisinin de yönetmenleri kozmetik alanımda başarılı işler çekmiş kişilerdi. İlki Hindistan'da Bollywood'da çekildi, ikincisi Tayland'da. Ben zaten gezmeyi çok seviyorum; harika deneyim oldu.

HER ŞEY PARA DEĞİL
Bu iş birliğinde sizi en çok heyecanlandıran nedir?
Yüzü olduğum ilk marka olması ve yurt dışında gerçekleştirdiğimiz çekimler diyebilirim.

Oyunculuk, modellik ve konservatuvar eğitimi derken farklı alanlarda yetenekleriniz olduğunu biliyoruz. Bilmediğimiz başka yetenekleriniz de var mı?
İstediğimde çok güzel yemek yapabilirim mesela. Aslında kendimle ilgili bilmediğim daha birçok şey olduğuna eminim. Hiç profesyonel olarak dans etmedim ama bu proje için öğrendim. Başka projelerde de hiç bilmediğim bir yanımı keşfetmeyi çok isterim.

Genç yaşta hayallerinizin peşinden gitme cesareti göstermişsiniz. İnsan merak ediyor; nereden ya da kimlerden aldınız bu cesareti?
Ailemden... Annem-babam beni asla kısıtlamadılar. Nerede kendimi iyi ve mutlu hissediyorsam onun sonuna kadar arkasında duracaklarını söylediler hep. Konservatuvar eğitimim için onlar koşturdu, beni getirip götürdüler aylarca. Başka aileler bazen çocuklarının konservatuvara bile gitmelerini istemiyor. Hiç anlamadığım bir konudur bu benim; neden çocuğunu mutsuz olacağı bir hayata zorlarsın ki? Her şey para değil bu hayatta.

30 yaş yaklaşırken kendinizde ne gibi değişiklikler gözlemliyorsunuz?
Son zamanlarda sık sık düşündüğüm bir şey 30'a yaklaşmak; ilginç geliyor. Hâlâ küçük göründüğümü düşünüyorum yani hiç değişmiyormuşum gibi geliyor ama başka bir olgunluk var. Biraz daha farkındayım artık ve daha az ciddiye alıyorum her şeyi galiba. Yani değer vermemek gibi değil de daha az üzülmek, çok takılmamak gibi bir durum bu.

Hayatta nelerle derdiniz var?
Hayatta en çok kendimle derdim var benim. Önce kendime bakarım; başkalarını yargılamam. Mükemmeliyetçiyim, her şeyi doğru yapmalıyım, yaptığım işi başarı ile yapmalıyım, öyle gelişi güzel olmamalı. Kendimle bu çatışmam hiç bitmeyecek gibi ama barışığım en azından.

DİNGİN VE SAKİN BİR KADINIM
Dışarıdan bakıldığında çok sakin ve naif birine benziyorsunuz...
Galiba doğru. Sürekli gergin ve sinirli insanlar var. Bence çok yorucu oluyorlar. Her şeyi sakince halletmek doğru geliyor bana; kırmaya, üzmeye ne gerek var ki? Hepimiz insanız, zaman zaman hepimizi bu davranışlara iten durumlar olabiliyor tabii ama bunu abartmamak gerekiyor. Hayatı hem kendine, hem de başkalarına eziyet haline getirmek gereksiz bence.

Damarınıza basıldığında neler oluyor peki?
Haksızlığa uğradığımda veya bir şeye tahammülüm kalmadıysa başka biri olabiliyorum; daha katı ve soğuk. Ama normal şartlarda dingin ve sakinim.

Çevremdeki pek çok insan artık dışarı çıkıp eğlenmek yerine evde zaman geçirmeyi tercih ediyor. Ev mi, dışarısı mı diye sorsam, sizin cevabınız ne olur?
Benim için de durum öyle. Evde olmayı seviyorum. Evde kaliteli vakit geçirmek daha güzel bence. Tabii ki dışarı da çıkıyorum ama eskisi kadar değil. Çok çalışınca insan evde vakit geçirmek istiyor.

Pek çok kadın aynanın karşısına geçtiğinde kendinde eleştirecek şeyler bulur. Siz aynayı elinize aldığınızda neler düşünüyorsunuz?
Mutlaka herkesin kendinde beğenmediği noktalar vardır. Benim de arada kendimi eleştirdiğim, kendimde bir şeyler bulduğum günler oluyor.

HAYALLERİMİN PEŞİNDEN KOŞARIM
Yaklaşık 10 yıldır kameralar önündesiniz. Sete ilk gittiğiniz günü hatırlıyor musunuz? Neler hissetmiştiniz?
'Es-Es' dizisiydi. Çekimler İstanbul'da başlamıştı. Çok heyecanlı ve meraklıydım. Dizi setleriyle ilgili bir fikrim yoktu. Her şeyi uzun uzun gözlemleyip söylenen her şeyi öğrenmeye çalışıyordum.

Motivasyonunuzu yüksek tutmak ve rahatlamak için neler yapıyorsunuz?
Kendimle kaldığımda her şeyi düşünürüm, artıları ve eksileri tartarım ve şükrederim. Bana güç veren şey bu. Olumlu düşünmek çok önemli. Algılama şeklinize göre yansır her şey size.

'Peşinden koşmaktan asla vazgeçmem' dediğiniz bir şey var mı?
Hayallerimin peşinden koşmaktan asla vazgeçmem. İnandığım neyse onun peşinden giderim.

DOĞAL, ESPRİLİ VE RAHAT ERKEKLER BENİ ETKİLER
Sizi nasıl erkekler etkiler? Bir erkeğin dikkatinizi çekebilmesi için nasıl biri olması gerekiyor?
Doğal, esprili ve rahat erkekler beni etkiler. Olmadığı biri gibi davranan erkeklerden hoşlanmıyorum.

Birkaç magazin haberi dışında özel hayatınızı çok bilmiyoruz. Gözlerden uzak yaşamayı mı tercih ediyorsunuz?
Zaten işimiz dolayısıyla sürekli göz önündeyiz. Özel hayatımı insanlardan biraz daha uzak yaşamak benim tercihim, evet.

Düzensiz ve uzun çalışma saatleri arasında ilişki yürütmek zor olmuyor mu?
Eğer iki kişi de bununla baş edebiliyorsa ve arada güven varsa hiç sıkıntı değil bence. Bu kadar uzun saatler çalışırken beraber vakit geçirebileceğiniz, gününüzün nasıl geçtiğini anlatabileceğiniz birinin olması çok değerli.

AİLEMİN YANINDA ÖZGÜRÜM
İstanbul'da en çok nerelerde zaman geçirmeyi seviyorsunuz?
Denizi görebildiğim, güzel yemek yiyebildiğim yerlerde kendimi çok iyi hissediyorum. Buna Arnavutköy ve Hisar'ı örnek verebilirim. Ayrıca evime yakın olduğu için Nişantaşı'nda vakit geçirmeyi de çok seviyorum.

Kendinizi en çok ne zaman özgür hissediyorsunuz?
Evimde veya ailemin yanında olduğumda.

ÇEKİNGEN BİR ÇOCUKTUM BAKIŞLARDAN RAHATSIZ OLURDUM
Kimilerine göre masum bir güzelliğiniz var, kimilerine göreyse bir bakışınızla seksi olmayı başarabiliyorsunuz...
Böyle düşünmeleri beni mutlu eder çünkü oyuncu olarak bunun hepsini olabilmek lazım.

Zaman zaman bakışların üzerinize çevrilmesinden rahatsızlık duyduğunuz oluyor mu?
Aslında ben çekingen bir çocuktum. Bakışların üzerimde olması benim için hiçbir zaman kolay olmadı. Yaptığım iş de bunu artırıyor tabii ama buna alışmaya çalışıyorum. Rahatsız edici olmuyor aslında. Bakışlarda sevgi ve hayranlık görmek, insana güzel enerji veriyor, bir kez daha işine sarılıyorsun, işini niye yaptığını anlıyorsun.

ÇOK ŞANSLI BİR EKİBİZ
Atv ekranlarında yayınlanan 'Bu Şehir Arkandan Gelecek' dizisinde Kerem Bürsin'le ekranın en sevilen çiftlerinden biri oldunuz. Set nasıl gidiyor?
Set, havaların soğuk olması dışında gayet güzel geçiyor. Güzel bir ekip olduk, sette çok gülüyoruz. Günün büyük bölümünü bir arada geçirdiğimizi düşünecek olursanız, ekibin birbiriyle uyumu ve beraber keyif alabilmesi çok önemli oluyor. Bu yüzden şanslı bir ekibiz.



Kaynak:sabah.com.tr

Bu magazin haberleri de ilginizi çekebilir: