Sultandı hayat kadını oldu!
- 21.12.2015 02:45
Muhteşem Yüzyıl’daki Gülfem Hatun’la yıldızı parlayan Selen Öztürk, Hatırla Gönül'de oynadığı hayat kadını rolünden sonra bir anarşisti oynamak istediğini söylüyor.
Selen Öztürk, Makaron'dan Melis Güvenç'e çok özel açıklamalarda bulundu. İşte o röportaj...
Bir Sultan'dan sonra, hayat kadınını canlandırarak seyircileri ters köşe yaptınız... Gülfem Hatun, Meziyet, Aliye ve Figen zamanda yolculuk gibi oldu benim için. Hepsi birbirinden bambaşka dört kadın. Ama Figen oynadığım en ışıltılı, en renkli ve en sıradışı olanı. Dönüşebiliyor ve buna inandırabiliyorsam ne mutlu bana.
Kendimi dönüştürmeyi seviyorum ve seçtiğim karakterlerde de buna dikkat ediyorum. Şansıma da çok farklı roller geldi. Bir oyuncu için skalanızın geniş olması büyük bir avantaj. Ama şeytan ayrıntıda gizlidir, önemli olan her karakterde size özgü olan farklılıkları ortaya koyabilmektir. Bitmeyen bir serüven oyunculuk sonrasını hiç bir zaman tahmin edemeyeceğin sürprizli bir macera.
Karakter oyuncusu olarak aranmak ve anılmak sizi daha mı ileriye taşıyor? Her seferinde daha iyi bir noktaya taşıdığını düşünüyorum. Aslında tüm bu sürecin sinemaya yansımasını çok isterim. Çünkü dizilerde cebimizdekileri tasarruflu kullanmak oldukça zor.
Bu yüzden sağlam karakterleri sinema filmlerinde de canlandırmak en büyük temennim. Buradan yeni sinemacılara sesleniyorum, emrinize amadeyim...
Hatırla Gönül ve Figen sizin için nasıl bir deneyim oluyor? Ezber bozucu bir hikaye. Figen, oynamaktan aşırı zevk aldığım bir karakter. Hayat kadınını oynamak zaten başlı başına ağır ve zor bir deneyim. Onun gözlerinden dünyayı görmek, dünyanın, eril gücün acımasızlığı ve şiddeti gerçeğiyle yüzleşmek demek.
Hep bir hayat kadınını canlandırma hayaliniz olduğunu söylediniz... Aslında bu rol her kadın oyuncunun hayallerinden biridir. Çünkü ruhları, bedenleri yaralı, kalpleri sıyrıklarla dolu kadınlar onlar. Hiç kolay değil yaşadıkları. Hepsi sırtında geçmişlerinden gelen ağır trajik olaylar taşıyor ve onlar da herkes gibi insan. Bu rol için çok fazla röportaj okudum. Konuyla ilgili fimler izledim.
Bir kısa film çekiminde tanıştığım bir hayat kadını olmuştu. Bütün hikayesini öğrenmiştim ve çok etkilenmiştim. Hepsi insanın içinde yer ediyor ve meslek gereği yeri geldiğinde bu veriler kendiliğinden ortaya dökülüyor. Beden dili ve konuşma üzerine de biraz çalıştım. Böylece içimdeki Figen’i buldum.
Gökçe Bahadır da Kayıp Şehir’de hayat kadınını oynamıştı. Gökçe’yi bayılarak izliyordum. Hatta ilk başta harika bir performans sergilemiş bir oyuncunun karşısında, yine bir hayat kadını oyanayacağım için korktum. Çünkü o imzasını atmıştı ve mükemmel oynamıştı. Tabi benim karakterim onunkinden daha farklı. Bir kuaför ve daha naif bir dünyadan gelen biri.
Bu yüzden farklı bir şey çıkarabildik. Gökçe’yle sürekli konuşuyoruz çalışıyoruz, müthiş yardımcı ve uyumlu bir partner.
Sarışın olduktan sonra nasıl tepkiler aldınız? Herkesin ilk söylediği şey “Aslında sen sarışınmışsın, neden bugüne kadar denemedin ki" oldu. Tüm dostlarımın ve takipçilerimin çok hoşuna gitti bu dönüşüm. Bu renk dizi için Sevgili Gül Oğuz'un verdiği bir karardı. İyi ki de değiştirdi beni.
Erkeklerden de daha pozitif dönüşler aldığınız oluyor mu? Sarı saç dikkat çekici ve iddialı gösteriyor. Rollerde dönüşmeyi seven biri olarak bazı şeylerin hayata da yansımasını seviyorum. Sürprizli bir meslek bizimkisi, her an bambaşka birine dönüşebilmek şahane.
Bu rengin sizi daha dinamik gösterdiği yorumları var. Sarı saç yaşı büyütür derler bende aksi etki yarattı. Aynaya baktığımda kendimi daha kadın hissediyorum. Başka bir havalı gözüküyorum. Ama bu saçın en zor tarafı makyaj istiyor olması.
Piyano ve gitar çalıyorsunuz, besteleriniz var profesyonel anlamda bunları paylaşmayı düşünüyor musunuz? Yakın bir zamanda Demet Evgar’la 19 yaşında yaptığımız iki parça ve bir tane de kendi bestem Karnaval Tv’de yayınlanacak. Onun dışında kendi yaptığım parçaları da yavaş yavaş kayda almayı düşünüyorum. Artık zamanı geldi.
Hakkınızda sadece yakınlarınızın bildiği neler var? Yakın çevremin bildiği ve onlara oldukça ilginç gelen bir özelliğim var. Hala gazete kuponu biriktiyorum ve sunulan hizmetten yararlanıyorum. Her çağın insanı gibi geçmişe sevdam özlemim hep dimdik ayakta.
Bu rolden sonra nasıl bir karakter oynamak istersiniz? Sinemada anarşist devrimci bir müzisyeni oynamayı çok isterim. Yeni bir dizi olursa da sıradışı psikolojiye sahip, derinliği olan bir gazeteci, zengin bir iş kadını olabilir. Yeter ki beni zorlayacak, dönüştürebilecek rol olsun.
Muhteşem Yüzyıl Kösem dizisini izlediniz mi? Kösem’in ilk bölümünü izleyebildim ve çok beğendim. Teknik anlamda da şahane bir iş çıkmış. Kösem’in aynı başarıyı yakalayacağını düşünüyorum. Herkes rolünün hakkını vermek için büyük gayret göstermiş. Zamanla daha da alışıp rahatlayacaklardır.
Dizi dışında neler yapıyorsunuz? Şu an proje danışmanlığını yürüttüğüm bir resim sergisi hazırlığı içerisindeyiz. Ebru Ceylan’la geçen sene gerçekleştirdiğimiz Konuşan Resimler‘in ikinci serisi ‘Ebedi Edebi’ ocak ayı itibariyle Armağan Çağdaş Sanat müzesinde sergilenecek.
Cumhuriyet dönemi beş akıma konu olmuş edebiyatçılara yer verdiğimiz seride, her bir resme çok değerli sanatçılar seslerini verdi.
