Şükrü Özyıldız: Ekranın yeni jönü
- 27.07.2013 15:17
Star’da yayınlanan ‘Benim Hâlâ Umudum Var’ dizisinin başrol oyuncusu Şükrü Özyıldız, ekranların yeni jönü ve arzu nesnesi... İnişli çıkışlı, zor bir hayat hikâyeniz olduğunu duydum... - Annem Rum, babam Karadenizli. Ben İzmir’de doğdum. Annemizi kaybettiğimizde henüz 9 yaşımdaydım. Benden 2 yaş küçük, içine kapanık bir kız kardeşim var. Onun da sorumluluğunun bir kısmını almam gerekti.
Peki babanız? - O mobilyacıydı ama iflas ettikten sonra yurtdışında yaşamaya başladı. Şimdi ben İstanbul’da, kardeşim İzmir’de yaşıyor. Neyse, aslında bunlardan da çok bahsetmek istemiyorum.
Neden? - Okuyanlar “trajedilerinden nemalanıyor” demesin. Yaşadıklarımdan dert yanmıyorum. Aslında faydalarını görüyorum. Ne gibi faydalar? - Ya çok kötü ya çok iyi biri olacaktım. Neyse ki iyi arkadaşlara denk geldim ve hayat beni bozamadı. Daha erken olgunlaştım.
Peki sizi kim, nasıl keşfetti? - Bir keşfedilme hikâyem yok. İTÜ Gemi Makineleri Mühendisliği’ni kazanıp İstanbul’a geldim. Bu macera bir sene sürdü. O bölüme ait olmadığımı anlayıp yeniden sınava girdim ve Ege Üniversitesi’nde işletme okumaya başladım. Oyunculuk bu süreçte hep aklımdaydı. Bir yandan da Müjdat Gezen’de eğitim almaya başladım.
Bunu özel oyunculuk dersleri izledi. Hocalarım beni beğenince önce ‘Derin Sular’ dizisinin seçmelerine katıldım ve seçildim. Ardından ‘Uçurum’ dizisi geldi. Bu sene vizyona girecek ‘Neva’ isimli sinema filminde rol aldım. Şimdi de ‘Benim Hâlâ Umudum Var’...
Benim Hâlâ Umudum Var’ tam bir Yeşilçam klasiği. Sizce reyting birincisi olmasının sırrı o eski zaman hikâyelerine duyulan özlem olabilir mi? - Hayır. Aynı fıkrayı birinden dinler çok gülersin, başkasından dinler hiç etkilenmezsin. Bu projeyi kabul ettiğimde “Evet bu hikâyeyi biliyoruz ama insanlar bir de bizden dinlemeli” diye düşündüm. Hikâyeye kendi yorumumu katıyorum.
Dizide önce Berk Oktay başroldeydi ama sonra siz ön plana çıktığınız. Bu krizin de Berk Oktay’a daha fazla ücret ödenerek yatıştırıldığı söylendi. Doğru mu? - Haberleri biz de okuduk. Ama aramızda öyle bir sorun yok. Bu dizi bence dört başrollü. Alınan paraları da sadece yapımcı bilir. Ben kimin kaç para aldığını bilmiyorum. Merak da etmiyorum.
Bir anda bu kadar ilgi görmenizde sizce oyunculuğunuz mu yoksa fiziğiniz mi etkili? - İnsanların bende tam olarak ne gördüklerini bilmiyorum. İyi oyuncu olmak için çok çalışıyorum. Oynarken hislerime engel koymadan, samimi olarak akabildiğim kadar akıyorum. Kalbimden çıkanlardan faydalanıyorum.
Fizik önemli değil mi yani? - Maalesef ki önemli. Ama ben mesleğim için değil çocukluğumdan beri fiziğime dikkat ediyorum. Eğer iyi ve gerçek oynuyorsan ne kadar çirkin olsan da güzel görünürsün. Kötü oynuyorsan ve gerçek değilsen de ne kadar yakışıklı olsan da çirkin görünürsün. Bunun dünya sinemasında örneği çok.
Sokakta hayranlarınızın ilgisi nasıl? - Kadınların bir ilgisi var. Yalnız kimse üzerime atlamıyor. Sokakta beni çevirip konuşuyor, internette güzel şeyler yazıyorlar.
Bence star olmanın önünde sadece bir engel olabilir… -Tahmin edebiliyorum: İsmim! Şükrü benim dedemin adıymış. İsim önemli tabii. Hayata artı birle başlıyorsunuz. Örneğin Kate Beckinsale. Adını duyduğunuz an oradan bir şey geleceğini anlıyorsunuz. Oysa Şükrü’nün imajı ‘Şükrü Bey Amca’ gibi.... Bence bütün Şükrü’ler aynı dertten mustarip. Umarım bu isme olan önyargıyı kırarım. Bu yüzden fazla mesai yapmam gerecek...
Bir röportajınızda kendiniz için “Çağımızda bize dayatılan insan figürünün dışındayım” demişsiniz. Peki nasıl bir figürsünüz? - İçimden geldiği gibi davranıp bazen ani çıkışlar yapabiliyorum. Örneğin sıkılırsam “Off” diye bağırıyorum. (Gerçekten bağırıyor). Bakın, insanlar dönüp bakıyor ama umurumda değil. Ben insanları yargılamıyorum. Onların beni yargılamalarını da takmıyorum.
İlk âşık olduğumda ana okulundaydım. Annemin yüzüğünü alıp evlilik teklif edecektim. Öğretmen yakaladı. İlk aşk acımı ortaokulda çektim. Yaralar orada başladı ve hâlâ yaralanıp duruyoruz. Çapkın biri değilim. Çok beğendiğim bir kızın bile yanına gidemeyecek kadar utangaç ve çekingenim. Karşımdaki kadının enerjisi ve aurası benim için çok önemli. Egosantrik insanları sevmiyorum. Rahat ve özgüven sahibi olanlar ilgimi çekiyor.
En sevdiğim yer Porto En büyük mutsuzluğum: Annemin vefatı En büyük hayalim: Hollywood’u mutlaka bir gün deneyeceğim. Oscar almayı hayal ediyorum
En çok kullandığım laflar: Vay ve hop! En vazgeçilmezim: Kardeşim En sevdiğim yer: Porto’da sahilde yattığım kayalıklar Beni en iyi anlatan laf: Samimiyet. Hakan Gence-hurriyet.com.tr